20 Aralık 2009 Pazar

başka türlü bir yer gideceğim memleket

bugünlerde ait hissedemiyorum çoğunlukla. dönüp cümleme bakıyorum hissetmeyi de bir beceri gibi algılayışıma, öyle sunuşuma. herşeyin bir beceri gibi algılanmasını sevmiyorum. yapmadığım şu şeyi yapmıyorsam bunun becerisiksizliğimden daha başka nedenleri var, latif nedenler hem de. ama yine de letafeti yetmiyor nedenlerin, iç ses bazen sabote ediyor beceriksiz diye. sevmiyorum bu iç sesi. sussun. sevmediğim başka bir şey de karanlık. karanlık bende meraktan ziyade korku ve ümitsizlik hissi uyandırıyor. beyzbol oynarken topa vurmuşum da topun gittiği yön kararmış bir anda gibi hissediyorum, durduğum yerin aydınlığı yetmiyor ve karanlık beni ümitsizleştiriyor. sevmiyorum. mâmafih aydınlık meraklısı da değilim. loşluğu tercih edebilirim şu an. loşlukta hoşluk vardır :P

6 Aralık 2009 Pazar

kader kısmet conatus

"Her birinizde hiç birinize benzemeyen bir şey vardır," dedi onlara. "Bu sizi siz yapar. Ne ölüm ne çürüme bunu sizden alamaz. Bu kaderdir. Kaderinizdir. Ama kadere kendisini gösterecek zaman gerek. Bu yüzden genç ölene "kadersiz" deriz.Bu kararı kendi kaderinizle verin. Zalim, kaderleri yok edebilendir. Beni zalimlerden etmeyin. Gerekiyorsa onu benden çalın ve kendi yolunuza gidin!"
ikiilebir-reha çamuroğlu

diyemez ki:
-neme lazım? ben kamil adam olmak istemem . razıyım kıyıda bucakta kalmış yarı akıllı yarı aptal bir herif olayım. kâh güleyim kâh ağlayayım. bana tabii yaşayışın acılı tatlılı lezzeti lazım.
evet, bir insan bu meselede iradesini kullanamaz. her kişi için, dünyaya getirdiği kuvvetlerle mütenasip bir kemal mertebesi mukadderdir.yani zekâsı, istidadı, ruhunun temayülleri ve kuvvetleri nisbetinde olgunlaşmaya mahkumdur. çok basit adeta babayânî ve beylik bir felsefe. bununla beraber necdet’e yeni ve heybetli görünüyordu; çünkü o, bunları kendi yaşamış kendi bulmuştu.kısa bir formül yaptı ve dedi ki:
-herkes kendi büyüklüğüne ulaşmaya mahkûmdur.
kader ve kısmet denilen işte buydu. gizli ve sinsi bir kuvvet değil, âşikâr bir şey. benim kaderim ve kısmetim işte ben, kendimim, ben necdet! şöyle bir bünye, şöyle bir dimağ, şöyle bir ruh ve bunların kâh müsbet kâh menfi faaliyeti yekûnu olan kaderim ve kısmetim."
kadıköyü’nün romanı-safiye erol

4 Aralık 2009 Cuma

bir günün sonunda

bugün zizek dinledim öğleden sonra, ideoloji ve sinema üzerine konuştu.
akşam da lacan semineri vardı bir yerde ama napıyım lacan'ı gidip yiyeyim kebabımı dedim ve o esnada kendimi şöyle bir cypher hissettim:

2 Aralık 2009 Çarşamba

nefs ejderhası ya da kargası

"Nefs hayvanı"yla barışık Barak. Bunu saklamıyor. " Suya girdiğinde akıntının tersine kulaç atarsan yoktur kurtulma ihtimalin," diyor dervişlerine. Önce suyla tanışacaksın, bakacaksın ne yöne akıyor? Sonra kendini ona teslim edeceksin, ona güvendiğini anlayacak, sonra kulaçların seni geçmek istediğin kıyıya götürür. Nefs ejderhası da böyledir, gemine asılırsan azar, hakkından gelemezsin. Fazla zorlamaya gelmez. Gönlünü hoş tutacaksın, yavaş yavaş alıştıracaksın koşumlara. Koşumlarla barıştıracaksın onu, sonra istediğin yere sürersin. Teslim almak istiyorsan, teslim olmayı bilmen gerek. İkisi bir arada olmak zorunda."
ikiilebir/reha çamuroğlu

bir kere rüyamda bir karga gördüm, yerde duruyordu, elimdeki silahı ona doğrulttum, geldi dizime kondu ve bana dedi ki...