8 Ocak 2009 Perşembe

nehir roman

ey uhnem, uhnem'e başladım ve okurken pek çok geriye dönüşle karşılaştım. dünya nöbetine, aydınlanma değil merhamete, schrödinger'in kedisine vs.. ayşe bana sen bir roman yazsan nehir olur demişti. aaah aah, derdimi dağlara söylesem dağlar çatlar, kitaplara yazsam nehir olur. ben nehirleri severim. akışı severim. ama ben nehremem çünkü okumaktan başka bir de oynarım roman. ama yazamam öyle uzun. fekat sevmediğimden değil, beceremediğimden. entleri severim mesela. hadi sevgili okur alev alatlı için gidiyorsun da gerilere, ilmeğin gerilerine benim için de git ve hatırla sık sık atıflarda bulunduğum şu ent sözünü: "bizim lisanımızda bir şey söylemek çok uzun zaman alır, çünkü o kadar uzun zamanda söylemeye ve dinlemeye değmezse biz hiçbirşey söylemeyiz."
bu arada ey uhnem uhnem'i okurken ve referanslarla gerilere giderken aklıma saçma bir düşünce geldi ve kaç sayfa alatlı okumuşumdur diye düşününce 4000 sayfa olduğunu fark ettim, uhnemsiz :) bu biraz görmemişçe olabilirse de hoşuma gitti evet.

2 yorum:

ayşe dedi ki...

özlemişim bu pasteli bu üslubusunu :)

aslipur dedi ki...

:) ben de buraları özlemişim canımcığım